Başkan Barzani Şırnak'ta Dördüncü Melayê Cizîrî (Molla Ahmed-i Cezirî) Sempozyumu'na Katıldı
29 Kasım 2025 Cumartesi günü, bir ziyaret kapsamında Başkan Barzani Şırnak iline ulaştı ve Türkiye İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Şırnak Valisi Birol Ekici ve Şırnak Belediyeleri Sorumlusu Mehmet Yarka tarafından coşkuyla karşılandı. Başkan Barzani, Şırnak'ta çok sayıda alim, araştırmacı, akademisyen, siyasi ve idari yetkilinin katılımıyla düzenlenen dördüncü Melayê Cizîrî sempozyumuna katıldı ve burada hazır bulunanlara bir konuşma yaptı.
Başkan Barzani'nin Şırnak'taki Konuşmasının İçeriği:
Büyük ve Bağışlayıcı Allah'ın Adıyla
Bu sıcak karşılama için çok çok teşekkür ederim. Bugün Cizre'de, bizim için büyük bir kutup olan Melayê Cizîrî hakkındaki dördüncü kongreye katılmak, hayatımdaki çok güzel bir gündür.
Sayın İçişleri Bakanı'na, Şırnak Valisi'ne, Şırnak vilayetindeki tüm devlet kurumlarına teşekkür ediyorum. Değerli milletvekillerine, bu bölgenin halkına bu sıcak karşılama için teşekkürlerimi sunuyorum, hepinize teşekkür ediyorum.
Melayê Cizîrî sönmeyen parlak bir yıldızdır, hak yolunun aşıklarının baş kılavuzudur. Cizîrî'nin şiirleri asla eskimez; insan her okuyuşunda sanki yeni dinliyormuş gibi hisseder. Cizîrî'nin şiirlerinin derinliklerine ne kadar inerseniz, ona o kadar yaklaşırsınız ve o kadar hayran kalırsınız.
Barzan Tekkesi'nde, Mevlana Şeyh Ahmed Barzani'nin huzurunda sürekli Cizîrî'nin şiirleri okunurdu. Bu, aralarında ne büyük bir ruhani yakınlık olduğunu bize gösteriyordu; zira hak ve hakikatin yolu tektir, tıpkı Cizîrî'nin buyurduğu gibi: "Özde hepsi sudur, ne fark eder su ya da buz."
Bize aktaran araştırmacılara göre, Cizîrî görünüşe göre 1570 yılında doğmuş ve 1640 yılında Allah'ın rahmetine kavuşmuştur; yani 70 yıl yaşamıştır. Ancak bu 70 yıl hayır ve bereketle, irfan ve bilgiyle dolu 70 yıl olmuştur.
Cizîrî'nin şiirlerinde, Kürtçe, Türkçe, Arapça ve Farsça dillerine ne kadar hakim, etkili ve yetkin olduğu bellidir. İlim ve bilgisini artırmak için çokça seyahat ettiği anlaşılıyor; bize ulaşan bilgilere göre ziyaret ettiği yerlerden biri de Amêdî (Amediye) olmuştur. Bu kadar alim, uzman, araştırmacı ve akademisyenin huzurunda, Cizîrî'nin detaylarına inmek benim için zordur, çünkü sizler daha iyi bilirsiniz. Ancak mütevazı görüşümle, Melayê Cizîrî hakkındaki bazı fikirlerimi belirtmek istiyorum:
Cizîrî, tasavvuf alanında en yüksek makamlardan birinde bulunmuştur; Fenafillah mertebesine ulaşmıştır. Allah'ın birliğini, berrak bir dille ortaya koyar ve buyurur: ("Vahdet-i mutlak Mela, nurdur kalplerde parlak / Bu meselede çoktur, gönül ehline şüphe kalmaz.")
Melayê Cizîrî'nin yüceliği şu birkaç beyitte ortaya çıkar: Sırr-ı vahdeti ezelden almıştır ebede kadar Birdir ve tektir zatıyla, onun yoktur eşi ve adedi Bir denizdir bil iyi, ister dalga olsun ister kabarcık Özde hepsi sudur, ne fark eder su ya da buz Bu ifadenin anlamı çok büyüktür; bu tabiri ancak Melayê Cizîrî yapabilir ve bir daha tekrar edilebileceğine, bir başkasının bu tabiri söyleyebileceğine inanmıyorum.
Felsefi alanda, felsefi meydanın süvarisi olmuştur; iki dize ile insan yaşamını en iyi şekilde ifade eder ve şöyle der: Yeni ayın hilalini ve kazanın elini gör hey hey O göğün ekininden değil, ömrümüzden biçen tırpandır. Melayê Cizîrî'den daha iyi kim bu tabiri yapabilir?
Vakıa ve gerçekçilik alanında, Mela'nın ne kadar gerçekçi ve ne kadar bilgili olduğu yine bu beyitlerde ortaya çıkar: Kimse sormaz halimizi, şikayet ve feryat neye yarar? Adil bir hakimin yoksa, boş yere feryat neye yarar? Her kil ve taş, hakimin tedbiriyle altın olur Kabiliyet yoksa, ustanın hikmeti neye yarar? Taş, cevherle ne yapsın, eğer cevher temiz değilse Sende basiret yoksa, ataların sireti neye yarar? Yine bu, bize Mela'nın ne kadar bilge ve ne kadar yüce olduğunu gösterir. Melayê Cizîrî hakkında ne kadar söylesek azdır, ancak Şırnak Üniversitesi'nin bu kongreyi bir gelenek haline getirmesi ve her yıl düzenlemeye başlaması takdire şayandır ve kendilerini tebrik ediyoruz. Ama Mela, kendisini şu sözlerle tasvir eder: Gönlümde ateş, ciğerim yanık Bu yüzden perişan ve çok dertliyim Nazik aşığı ve mahbubların seveniyim Beni başsız ve yersiz sanma Botan İrem bağının gülüyüm Kürdistan gecesinin şebçirâğıyım (gece lambasıyım)
Büyük (Xanî)'nin şu sözü yerindedir: ("Xanî kalk, Melayê Cizîrî'nin ruhunu geri getir, onu Ali Hariri'ye döndür... Feqiyê Teyran'a öyle bir keyif ver ki, ebediyen hayran kalsınlar.")
Biz de büyük Şeyh, Melayê Cizîrî'ye diyoruz ki: İsteğimizden vazgeçmeyiz Yolda başımız ve malımız gitse bile İki bin hançer, ok, mızrak ve taşa sırt dönmeyiz Biz başımızı yola koyduk ve sırtımızı Allah'a dayadık
Allah size bu bölgede büyük bir lütuf vermiştir; Cizîrî burada doğmuştur, tarih burada bir kez daha yazılmıştır, zira yüce Allah Kur'an'da da buyurur: ("Ve Cûdî'ye oturdu.") Nuh'un Gemisi buraya inmiştir. Bu, sizin ve hepimiz için büyük bir övünç kaynağıdır.
Son olarak, bölgede yaşanan büyük değişime, barış sürecine dikkat çekmek istiyorum.
Bu sürecin başlamasından çok mutlu olduk. Bu sefer sürecin çok düzenli bir şekilde başladığını görüyoruz; çünkü millet, parlamento ve tüm partiler devleti desteklemektedir. Burada Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve Türk Milletine, en iyi kapı ve en iyi seçenek olan barış kapısını açtıkları için teşekkür etmeyi gerekli görüyorum. Aynı zamanda olumlu adımı atan Sayın Öcalan'ı da tebrik ediyorum. Burada şunu söylemek istiyorum: Biz de tüm gücümüzle bu barış sürecini destekliyoruz ve bizden ne istenirse ve elimizden ne gelirse yapmaya hazırız. Allah'ın izniyle süreç çok iyi bir sonuca ulaşır, hepimiz için hayır ve esenlik getirir.
Allah'ın selamı üzerinize olsun.


